Sayfalar

2 Mart 2012 Cuma

NYC2012, Max brenner


Geçen haftaki Newyork maceramızın en enteresan durağıydı Max Brenner. Bu gözü dönmüş halime en iyi gelen, heyecanlandıran, mutluluğuma mutluluk katan. (http://www.maxbrenner.com/) Çikolatalar dünyasında kendimi kaybetmiş bir şekilde karnımı doyurdum ama aslında gözüm yediklerimden çok patlamak üzere olduğum için yiyemediklerimde hala.. Burnumda o çikolata kokusu; yeniden yolum düşse, dalsam o çıkolata havuzunun içine, biraz beyaz biraz bitter tadımdan yenmez benden söylemesi!

19 Aralık 2011 Pazartesi

Uzun zaman sonra..

Uzun zaman sonra, yazıyorum blog'a! ama aslında uzun zaman sonra oturuyorum bilgisayar basına. Butun gün evde olmama ragmen hayatımıza zınkk diye giren iphone ve ipadler resmen bilgisayar kullanımını azaltıyor, insan zorunlu kalmadıkca bilgisayarı açma ihtiyacı dahi duymuyor.

Evet blog'a hiçbirsey yazmamışım ancak aslında geriye dönüp bakınca bu şüreçde pek de birşey yapmamışım. Ne yazıkki sanki 'londoner' olmam bir güç tarafından sürekli engelleniyor :P Ayda bir mutlaka türkiyeye gitmeme gerekti, henüz 1 aydan fazla zaman geciremedim bu hayat değiştiren şehirde.

Sonrasında Ozan'ın yıllık izin kullanımı sebebiyle uuzzuuun bir tatile cıktık. Ve evet şimdi, uzun bir aradan sonra, tam da Christmas öncesi döndük yuvamıza.



Her yer ışıl ışıl, christmas şarkıları tüm mağaza, restoran ve cafelerde, insanlar çılgınlar gibi alışveriş yapıyor, biz ise henüz alabildiğimiz ağacımız, vanilya kokulu mumlarımız ve Winter Wonderland'den kazanılma geyiğimiz ile Christmas'ı değil 1 hafta sonra misafirimiz olacak Baydur Family'i bekliyoruz :)


 Sevgiler!

26 Ağustos 2011 Cuma

Ortak bir geçmişimiz var!

Ortaokul/Lise'den bir arkadaşımla buluştuk dün burda! Ünlemle bitiyor çünkü aslında mezun olduktan sonra birbirimizi hiç görmemişiz, hatta aynı okulda okurken bile buluşup doğru düzgün bir gün geçirmemişiz, ama işte yıllar sonra karşılaşmayı sağlayan Londra olmuş!

Hatta saolsun burda sosyal medya ve lokasyon bazlı servisleri kullanma merakımız katkılarını da es geçemeyeceğim yoksa büyük ihtimalle bi 100 yıl daha haberimiz olmazdı birbirimizden aynı şehirde yaşarken.

İdil'in mesajı o gün süper geldi, eve kapanmış ben attım kendimi sokaklara. Evet önceden dışarı çıktığımda yapılacaklar listemde fotoğraf çekmek baş sırada olduğu için hiiç üşenmedim taşıdım bütün gün makinayı yanımda. Şimdi tabi alt satırlarda bekliyorsunuzki ben bir kaç fotoğraf paylaşayım ama üzgünüm bütün beklentiler boşa! yok fotoğraf falan, çakır oldum unuttum foto çekmeyi :)

O kadar yıldır görüşmemiş biz, buluşma noktamızdaki 2. dk'dan sonra bıdır bıdır başla ve hiç susma :) Ben yeniyim tabi Londra'da o da eski, doğal olarak çok şey var aktarılması gereken.. Teker teker başladık, sonra sevgililerimiz katıldı bize, büyüdük, içtik ve sevdik çok birbirimizi.

Buluşma noktamız 'South Kensington' metrosuydu. Ne yapsak nerede otursak derken zaten yürümeye başlamıştık. Hava bu ara baya dengesiz olduğu için kapalı bir yerde oturmaya karar verdik. 'Draycott Avenue' üzerinde yürürken İdil'in daha önceden biliyor olduğu 'Tartine' de oturmaya karar verdik. (http://www.tartine.co.uk/)


 (http://www.localdatasearch.com/london/south_kensington/restaurant_-_french/tartine-10069554)

Tartine çok şeker küçük bir restoran/bar. Biz hafta içi ve gündüz gittiğimiz için içerisi müsaitti. Hemen şaraplarımızı söyleyip, konuşmaya daldık zaten. İlerleyen saatlerde baktık hava bize bir yamuk yapmayacak girişteki puflara çöktük istedik patates kızartmalarımızı az gördüğümüz güneşinde tadını çıkartma fırsatı bulduk yine bu sırada. Biz şaraplarımızı gümletip nefes almadan konuşurken damladı tek tek sevgililerimiz yanımıza.

Gecenin devamında ise, hayat şartlarımız Galatasaray ve maçları odaklı şekillendiği için hem İdil'lerin evine hemde Ozi'nin maç izleyeceği yere yakın olan 'West Kensington'a gitmeye karar verdik. 'Curtain's Up' diye çok hoş ve aynı zamanda lokal bir pub böylece ikinci durağımız oldu.



(http://www.fluidfoundation.com/The_Curtains_Up_W14.Bar_Restaurant)


Ozanın maç izleyeceği saat geldiğinde Ozi, Aytaç ve İdil ile kaynaşmış, ben ise hafif çakırkeyif olmuş, hepimiz bayram dönüşü güzel bir turkish night için sözleşmiştik.

Benim uykudan gözlerim kapanıp eve dönme yoluna düştüm, Ozan inatla maçı sonuna kadar seyretti sonra katıldı bana!

Kızlarla her zaman konuştuğumuz, TED'den birini gördüğümüzde aradan yıllar geçse bile o kaldığımız noktadan devam edebilme ve hala birşeyler paylaşabilecek samimiyete birden erişebilme düşüncemiz tekrar bu geçirdiğimiz gün ile kanıtlanmış oldu :)

Bunun yanı sıra eve kendi kendime döndüm! Evet başardım, hatta tedarikli olduğum için metroda kitabımı bile okuyabildim :) Ailemizin gurur kaynağıyım!

Yarın için güzel hedeflerim var!

Bugün yağmur yüzünden evde heba olan günümün acısını(!), yarın Bodrum öncesi kendimi sokaklara vurup çıkartacağım. (sebebim olmasa evde oturur Bachelor izlerim, yalan yok :P)

Blogger tarafından desteklenmektedir.